Cumhuriyet Halk Partisi’ne 1999 yılında üye olduğumda parti parlamento dışında kalmıştı. Cumhuriyeti ve o parlamentoyu kuran partinin bu duruma düşmesi bende bu refleksi yaratmıştı. Sonrasında parti içinde aktif siyaset yaparken de doğru yerde olduğumu biliyordum. Çünkü benim için CHP; bir yandan milli mücadeleyi, cumhuriyeti, devrimleri, aydınlanmayı, demokrasiyi, ulusu, bağımsızlığı, bir yandan da sosyal demokrasiyi ve onun kökenini oluşturan tüm sol değerleri, özgürlüğü, eşitliği, dayanışmayı insan hak ve özgürlüklerini, evrenselliği temsil ediyordu. Bütün bunların bir arada temsil edilmesi, taşınması zor bir yük ama CHP savaş meydanlarında kurulmuş, ulusal bağımsızlık savaşı vermiş bir parti olarak bu tarihsel güce ve birikime sahip.
Benim için CHP’nin hayata geçirdiği cumhuriyet ve sonrasındaki aydınlanma hamleleri başlı başına bir devrimdir. Bu süreçte Mustafa Kemal Atatürk gibi dahi bir devrimcinin öncülüğü, liderliği onu benim gözümde her zaman ve her yerde takip edilecek bir önder konumuna getirir. Bu mirasa sahip çıkmak her CHP’linin boynunun borcudur.
Siyasetin genel tanımı devlet işlerinin düzenlenmesi ve yürütülmesiyle ilgili özel görüş veya anlayış. Ben Siyasete gündelik sorunların çözümü, ihtiyaçların giderilmesi gibi dar bir çerçeveden bakmıyorum. Benim için siyaset daha geniş anlama sahip. Bence insanların refahına olduğu kadar, özgürlüklerine ve gelişimlerine de zemin hazırlayan görüş, yol ve yöntemlerin hayata geçirilme çabasıdır. Bu anlamda Türkiye’deki aydınlanma çabasını ve tecrübesini çok değerli buluyorum. Amacım siyasette kalıcı olmak suretiyle, bu aydınlanma ateşini daha da büyütmektir. Yolum Mustafa Kemal Atatürk’ün yoludur. Onun karşı devrimle, uluslararası komplolarla, gerici muhalefetle etkisi kırılmış devriminin amacına ulaşmasını sağlamak tarihsel görevimizdir. Bu yolda CHP önemli bir partidir. Geçmişteki yanlış politikalar, parti içi çekişmeler, partinin enerjisini aşağıya çeken her türlü olumsuzluğa rağmen, ben CHP’nin kökleri sağlam güçlü bir parti olduğunu düşünüyorum.
Türk Siyaset tarihi kısa süreye rağmen bir partiler mezarlığı halinde. Eskiden çok etkili bazı partilerin ise artık esamesi okunmuyor; ama CHP hala var, hala ayakta, hala iktidar kovalıyor. Milli mücadeleyi örgütleyen, bu sebeple kuruluş tarihi olarak topyekun milli mücadele kararının alındığı Sivas Kongresini kabul eden öncülerin kurduğu bir partidir CHP. Önce Cumhuriyeti ardından devrimleri hayata geçiren bir partidir CHP. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu, iki büyük eserimden biridir dediği bir partidir CHP. Bütün bunlar benim CHP’de siyaset yapmam için gerek ve yeter sebeplerdir.
Evrensel sol ideolojiye inanıyorum. Bu ideolojinin ve onun savunduğu değerlerin insanın tüm hak ve özgürlüklerini ortaya koyan, koruyan ve gelişmelerini sağlayan bir insanlık manzumesi olduğu görüşündeyim. Bunun alt yapısını oluşturan tüm tarihi süreç, hakkı ve haklılığı destekleyen, insanı önemseyen, toplumları özgür ve gönençli kılmaya çalışan, adalete, eşitliğe, bağımsızlığa işaret eden, görüş, eylem ve olaylar silsilesidir.
Bugün gelinen noktada Özgürlük-Eşitlik-Dayanışma üzerine inşa edilen dünya görüşü benim için değerlidir. Bireysel ve toplumsal özgürlükler, bireylere ve sınıflara eşit yaklaşım, insanlar arası toplumsal dayanışma hukukunun tesisi, adaletin tam anlamıyla sağlanamaması hala ulaşılması gereken hedefler olarak önümüzde duruyor. Bunları hayata geçirecek olan yine siyaset aygıtıdır. Siyasetin yerine ikame edebileceğimiz başka bir yol, politikadan başka bir yöntem yok. Bunu ne hayali serbest piyasanın mucizevi sonuçlarıyla ne de despot, otoriter karar ve uygulamalarla sağlayamayız. Tüm zorluklarına rağmen izlenecek yol demokrasi yoluyla özgür, eşit siyasettir. Demokrasinin en ideal şekli hiç kuşkusuz doğrudan demokrasidir. Temsili demokrasinin bugüne kadarki tecrübe ve getirdikleriyle kişilerin ve toplumların ihtiyaçlarının giderilmesi, gelişimlerinin sağlanması konularında yeterli olmadığı, amaca ulaşamadığı yolundaki eleştirilerin çoğuna katılmakla birlikte; günümüzün ekonomik ve sosyal gerçeklerini, özellikle nüfusun büyük artışlar göstermesinin getirdiği sonucunu düşündüğümüzde demokratik, adil, şeffaf, katılımcı yerel demokrasinin geliştirilmesinin en doğru yol olduğunu düşünüyorum. Bu alanda mahalle meclisleri, halk meclisleri, kent konseyleri türü yapıları önemsiyorum. Ancak bu yapıların gerçekten sivil, bağımsız, bağlantısız, açık, şeffaf ve demokratik olmaları çok önemli. Aksi takdirde yine bazı grupların ve kişilerin siyasi hesap ve çıkarlarına hizmet etmekten öte yararları olmaz. Halk kendi iradesine sahip çıkmalıdır.
Bu yolda çalışmaya, çaba sarf etmeye devam edeceğim. Örgütün içinden, yerelden gelerek siyasette var oldum. Bunun tüm zorluklarını yaşadım, yaşamaya devam ediyorum. Ama doğrusunun bu olduğuna da inanıyorum. Parti örgütü içindeki insanları tanımak, anlamak, onlarla güven ilişkisi kurmak gerekiyor. Tabana dayalı bir örgütlenme, dostane iyi ilişkiler oluşturmak ve sürdürmek gerekiyor. Bugüne kadar yaşadıklarım bana bu konularda yeterli deneyimi verdi. İnsanlar sizi sever, güvenirlerse saygı da duyuyorlar, sizinle yürüyorlar. Önemli olanın önde yada arkada değil, yan yana yürümek olduğunu düşünüyorum. Açıklık ve samimiyet bu anlamda çok önemli. Yereldeki bu siyaset yapma yöntemi aslında genelde de geçerli. Aynı düşünmese, sorunlara ve çözümlere farklı baksa, hatta konularla ilgili hiç bilgisi ve ilgisi olmasa da, insanlara gösterilecek yakınlık onları birbirine çekiyor. Konuşmaktan çok dinlemek, onları gerçekten anlamaya çalışmak; onlara büyük laflar etmekten çok daha değerli.
Bu dünya görüşüm, tarihsel bilinç ve anlayışım, siyaset yapma yöntemlerimle siyasette var olmak ve bunu Cumhuriyet Halk Partisi’yle ileriye taşımak istiyorum.
03.10.2019